Yeniceliler, bu aralar Şeker Kanyonu ile yatıp HES’le kalkıyorlar… Dünyanın sayılı ve bakir ormanlarından birine sahip Yenice’de Allah’ın bahşettiği öylesine doğal güzellikler var ki, bir gören pişman bir görmeyen…
Bunlardan bir tanesi 7 kilometre uzunluğundaki Şeker Kanyonu…
Şeker Kanyonu’nun başlangıcında ise şeker tadında bir su kaynağı var. Adına Pamuklumeşe deniliyor.
Şeker Kanyonu Yenice’de turizmin ilk ayağı olan bir yer aynı zamanda… 2004 yılında zamanın yerel yönetimi tarafından dünyaya duyurulmuş ve zamanla bir cazibe merkezi haline gelmiş. Henüz emekleme döneminde olsa bile yılda 70-80 bin ziyaretçiyi ağırlıyor.
Kanyonda zorlu yürüyüş yapmak için her yıl binlerce insan yurdun bir çok yöresinden geliyor… Muhteşem kayalar arasında bazen yüzerek bazen yürüyerek kanyonu geçmeye çalışıyor doğaseverler. Öylesine muhteşem bir görüntü var ki, yüksekliği 250 metreyi bulan bölümde gözünüzü yukarıya çevirdiğinizde gökyüzünden başka bir şey göremiyorsunuz…
Kısacası endemik bitki yapısı, ağaç ve ağaççık türleriyle dünyanın sayılı ormanlarından birisi olan Yenice Ormanlarını tanıtmak için belli bir çaba içine giren zamanın yerel yönetimi, ” Biz burada oksijeni satarak, kazanacağız” dediğinde bir hayal içinde olmakla eleştirilmişti… Günümüzde bu hayal gerçek olmuştur ve Şeker Kanyonu’ndan başlayan turizm hareketi artık dalga dalga yayılmaktadır. Kanyonun başlangıcına yapılan tesisin yanında çevrede yeni yeni tesisler açılmakta ve çok sayıda istihdam sağlanır hale gelmektedir.
Tüm bunlar olayın iktisadi yanını da ortaya çıkarmaktadır.
Yani, burada artık ekonomik bir olay vardır.
Yeniceli; bugün dün inanmadığı turizm olayına köylüsüyle, muhtarıyla, yerel yönetimiyle, esnafıyla bel bağlamış durumdadır. Ormanlardan sadece ağaç keserek değil, oksijenini satıp güzelliklerini sergileyerek de kazanabileceği noktasına gelmiştir.
Milli burjuvazisi olmayan ülkelerde işler önce çalma çırpmayla başlar…. İktidarlar kendi zenginlerini yaratmak için değerleri peşkeş çekerler… Siz bakmayın bugün zenginlerin sayısının öylesine fazla olmasına… Hiç birisi de üreterek, yaratarak sermayelerini oluşturmamışlardır. Bunların sanayii ile işleri yoktur. Sanayii zor iştir. Araştıracaksın, geliştireceksin, bulacaksın, insanların hizmetine sunacaksın. Çalmak çırpmak, teşviklerden yararlanmak, geriye ödemeden kaynakları kullanmak varken, ne gerek vardır zor işlere…
İşi, hep kolay tarafından bitireceksin…
Bunun için sana destek veren bir iktidar, seni kollayan bürokrat, sana yol gösteren akıldaneler olsun yeter…
İşte, böyle bir dönemde Yenice’nin Şeker Kanyonu üretmeyen sermayeye kurban edilmek isteniyor.
Debisi çok yüksek olmayan hatta yaz aylarında iyice düşen Şeker Deresi üzerinde 4.9 mw’lık bir hidro elektrik ve beton santralı kurulmak isteniyor.
Ormanları gözü gibi korumak durumunda olan Orman Bölge Müdürlüğü, 80 yaşındaki bir nineyi ormanda çalı çırpı toplarken yakaladığı için zabıt tutarak hapislere gönderirken, burada binlerce ağacın kesilmesine olumlu görüş bildirmeye , kendi iradesiyle mi imza atmıştır sorgulanması gerekir.
Kısacası; Yeniceli burada olaya iki açıdan bakıyor. Birincisi doğasının katledilmemesi, ağaçlarının kesilmemesi ikincisi de ekonomik yönüyle.
Burada kurulacak HES, sadece 7500 hanenin aydınlatmasına yetecek kadar elektrik enerjisi üreteceğinden ülke ekonomisine çok fazla katma değer sağlayamayacaktır. Yine, yöreye de bir katkısı olmayacaktır. İstihdam anlamında bir yarar da getirmeyecektir. Burada kurulacak santralda, ancak üç kişiye iş verilebilecektir. Çevredeki HES’lerde bunun örnekleri görülmektedir.
Elbette, HES’in doğaya,çevreye vereceği zararlar da bir ekonomik kayıp olarak ele alınmalıdır.
Oysa, Yenice buradaki turizm olayının dalga dalga yayılmasıyla, hem istihdamda hem de katma değer yaratmada çok şeyler elde edebilecektir.
Bugünkü haliyle, buradaki tesislerde çok sayıda insan ekmek yemektedir.
Yeşil Vadi Tesislerinde yaz aylarında 25, Alabalık Lokantası’nda aile hariç 5, Azerbaycan’a Mersin Balığı ve havyar gönderen Alabalık Tesislerinde 7, Butik Otelde 5, Seyir Terası Tesislerinde 30 kişi çalışmaktadır.
Bunun yanında Yazıköy denilen köyde; arıcılık, hayvancılık, sütçülük ve tarım tesislerin kurulmasıyla birlikte artmıştır. Burada üretilen balın Anzer Balına eş değer olduğu kanıtlanmıştır. Buradaki turizm hareketi bunların tanıtımına da katkı sağlayacak ve belki de yeni kazanç kapıları açacaktır.
Kısacası vahşi kapitalizm moda yaratarak reklamla insanları tüketime yönlendirirken, buradaki güzelliklerin körelmesine neden olacak çalışmalar içindedir.
Nerede bir dere görseler saldıranların amacı sadece elektrik üretmek değildir. Bu işin altında başka amaçlar yatmaktadır. 2030 yılında Türkiye’nin su fakiri haline geleceği olasılığı da gözönünde bulundurularak Şeker’de HES’in yapımı durdurulmalıdır.
Bunun için Karabük’te hatta Türkiye’de yaşayan herkese görev düşmektedir. Çünkü, Yenice ormanları sadece Yenice’nin değil, Türkiye’nin değeridir. Buraya kazma vurulması telafi edilemeyecek zararları ortaya çıkaracaktır. Buradaki güzellikler milyonlarca yıl içinde oluşmuşlardır. Para her yerde her zaman kazanılabilir. Ama, katledilen bir doğanın tekrar geriye getirilmesi imkansızdır.
Dereler özgür akıp denizlere ulaşırlarsa güzeldirler.
Hapsedilecek su insanların da hapsedilmesi anlamına gelir.