PARTİ AİDİYETİ MUS­TA­FA AKAY

Par­ti­le­rin ya da sivil top­lum ör­güt­le­ri­nin için­de ra­di­kal, fa­na­tik un­sur­lar her zaman ken­di­ni gös­te­rir­ler. Bun­lar ateş­li bir şe­kil­de da­va­yı sa­vu­nur gi­bi­dir­ler. Ancak, zaman içe­ri­sin­de başka yön­le­re sav­ru­lan­lar, yön de­ğiş­ti­ren­ler de bun­lar­dır. Bun­la­rın bir özel­lik­le­ri de kış­kır­tı­cı oluş­la­rı­dır. Kış­kır­tı­cı ol­ma­la­rı­nın ne­de­ni de or­ta­lı­ğın ka­rış­ma­sı is­tek­le­rin­den kay­nak­la­nır. Hep aji­tas­yon içe­ri­sin­de­dir­ler. Ken­di­le­ri­ni ispat ede­bil­me­le­ri için belki de böyle dav­ran­ma­la­rı do­ğal­dır. On­la­rın bu dav­ra­nış­la­rı­nın pe­şi­ne ta­kı­lıp gi­den­le­rin baş­la­rı bolca be­la­ya gi­re­bi­lir. Bu du­rum­lar­da kim haklı kim hak­sız an­la­şı­la­maz. Yan­da­şı­nı ko­ru­ma ya da sa­vun­ma gü­dü­sü de di­ğer­le­ri­nin yan­lış de­ğer­len­dir­me­le­ri­ne yol aça­bi­lir.
Bu tür in­san­la­rın, as­lın­da ide­olo­ji­le­ri, il­ke­le­ri, de­mok­ra­si inanç­la­rı da yok­tur. Bir nevi fa­şiz­me yat­kın­lık­tır bu.
Onun için bu tür in­san­lar “par­ti­li” ola­maz­lar. Çünkü, par­ti­li olan­lar kendi par­ti­le­ri­nin yan­lış­la­rı­nı eleş­tir­se­ler de sor­gu­la­sa­lar da “parti aidi­ye­ti­ne” bağlı in­san­lar­dır. Onun için kendi par­ti­le­ri du­rur­ken bı­ra­kın başka par­ti­ye oy ver­me­yi akıl­la­rı­na bile ge­tir­mez­ler. Sağ­du­yu­lu in­san­lar­dır parti aidi­ye­ti­ne sahip olan­lar.
El­bet­te, sade yurt­taş­lar is­te­dik­le­ri par­ti­ye oy ve­re­bi­lir­ler. Bu de­mok­ra­si­nin on­la­ra ver­di­ği bir hak­tır. Ama, üze­rin­de parti yaf­ta­sı bu­lu­nan­lar sade yurt­taş­lar gibi dav­ra­na­maz­lar. Eğer,bir da­va­ya inan­mış­lar­sa, o da­va­nın ba­şa­rı­sı için ça­ba­la­mak zo­run­da­dır­lar.
Par­ti­nin al­dı­ğı ka­rar­la­rı kendi açı­la­rın­dan yan­lış gör­se­ler de da­va­ya iha­net ede­mez­ler. Bir kişi par­ti­nin üyesi, yö­ne­ti­ci­si ve so­rum­lu­su ise, par­ti­si­ni des­tek­le­mek, oy ver­mek, ba­şa­rı­lı ol­ma­sı için ça­lış­mak zo­run­da­dır. Eğer, bunu ya­pa­mı­yor­sa; parti aidi­ye­ti­ni iç­sel­leş­ti­re­me­miş, daha doğ­ru­su par­ti­li ola­ma­mış de­mek­tir.
O zaman bu tür in­san­la­ra düşen şey par­tiy­le il­gi­le­ri­ni en kısa sü­re­de kes­me­le­ri­dir. Parti yö­ne­ti­ci­le­ri­ne düşen görev ise; bu tür in­san­la­rı sap­ta­yıp, dış­la­mak ve ka­pı­nın ke­na­rı­na koy­mak­tır. Çünkü, bu tür in­san­lar ajan­lı­ğı da çok iyi be­ce­rir­ler.
Par­ti­li gö­zü­küp , bir başka par­ti­nin ada­yı­nı des­tek­le­yen ve oy ve­re­ce­ği­ni di­yen­le­rin dav­ra­nış­la­rı etik de de­ğil­dir.
Oysa, si­ya­se­tin bi­rin­ci ko­şu­lu ah­lak­lı ol­mak­tır.