ŞİMDİ ÖZELEŞTİRİ ZAMANI

MUSTAFA AKAY
Anadolu’da sıkça söylenen bir deyim vardır. “Un var, şeker var, helvayı yapacak usta gerek” diye…
Son seçimde, her şey hazırdı. Un vardı, şeker vardı,  helvayı  yapmayı beceremedi yine birileri.
İrdelenirse, helvanın neden yapılamadığı ortaya çıkar.
Şimdi, özeleştiri zamanıdır.  “Nerede hata yaptık” demeli artık birileri…
Seçim öncesi eleştiri getirenlere, hep “ şimdi zamanı mı” denildi.
Oysa, iyi niyetle, yol gösterici yapılan eleştirilere kulak verilseydi, seçim sonuçları böyle olmayabilirdi. Çünkü, her açıdan ortam seçimin alınmasına yönelikti.
Olmadı. Oldurulamadı. Oldurulamazdı da…
Şimdi, özeleştiri zamanıdır.
Düğme baştan yanlış iliklendiği için, sonradan düzeltilmesi çabaları yarar getirmedi.
İlk başta, uzlaşma adı altında, ittifakın genişletilmesiyle yanlış yapıldı. Bir yıl toplantılarla, heba edildi. Yapılan bu stratejik hatalardan sonradan yeni taktiklilerle başarıya ulaşmak olanaksızdı.
Uzlaşma adı altında verilen ödünler, başarıya giden yolların tıkanmasında da etkili oldu. Zaman hoyratça harcandı. Danışmanların partiyi özümsemişlerden ziyade karşı mahalleden seçilmesi, reklam ajanslarının al benili sunularına kanılması, belirgin bir hata olarak karşımıza çıktı.
Yönetim kademesindekilerde, partinin mutfağında yetişmişlerden ziyade, popülist isimlerin yeğlenmesi de bir başka yanlış olarak sonuçta olumsuzlukların etkeni olduğu gerçeğini gösterdi bize.
Aday, belirlemeleri ise başlı başına bir yanlıştı.
Türkiye’ye demokrasiyi getirme savında olan bir parti ne yazık ki, kendi içinde demokrasiyi çalıştırmadı. Eleştirdiğimiz tek adam gibi,  tek adamcılık oynandı.
Ön seçim kuralını işletme yerine, uyduruk komisyonlar kurarak aday adayları sınavdan geçirildi. Komisyonların başındakiler, aday adaylarına ne sordular ne yanıt aldılar? Mülakata aldıkları aday adaylarının illerini ne kerte tanıyorlardı? Hangi kıstasa göre aday adaylarına not verdiler. Her gelen aday adayına mavi boncuk dağıtıp, umutlandırarak, gönüllerini hoş ettiler. Ama, sonuç hüsrandı.
Partinin yolunu bilmeyenler aday yapılırken, emek vermiş, yıllarını parti için harcamışlar, bir kenara itiliverdiler. Ülkenin birçok bölgesinde, yanlış adaylarla seçmenin karşısına çıkmayı nasıl becerdiler, anlamak mümkün değildir. Sıralamalar yapılırken, hangi kantarda tarttılar? Ağırlıklarını, toplumda karşılıklarını mı ölçtüler? İttifak partilerine bol keseden milletvekilliği sunarlarken, kendi evlatlarını kenarda bırakmak hangi siyasanın ürünüdür?
Emek ağırlıklı bir siyasi parti olma iddiasındaki parti, kendi emekçilerinin emeğini göz ardı ederek, bu sonucun alınmasında kusurludur.
40’a yakın il başkanını istifa ettirip, ancak 8 tanesini listeye koymak ne denli adaletlidir? Kaldı ki, bunların da büyük bölümü seçilebilecek sırada yer almamışlardır.
Bol keseden yapılan vaatlerin halkta karşılık görmediği de bir gerçektir. Terör örgütünün saldırısına uğrayan tek genel başkan olmasına karşın, bu argümanı kullanamayıp, karşı tarafın suçlamalarına yanıt verememek de bir eksikliktir.
Dürüstlüğüne, bilgisine, birikimine, çalışkanlığına kimsenin bir şey diyemediği genel başkan ” nerede hata yaptık” sorusuna en iyi yanıtı verecek kişidir.
CHP örgütleri yorulmuştur. Bu yorulmuşluk, yapılan bu tür hatalarla umutsuzluğa dönüşmüştür. Ancak, CHP tarihin derinliklerinden gelen bir partidir ve bu seçim yenilgisinin altından kalkabilecek deneyime sahiptir. Yeter ki, parti özüne dönsün, kendi evlatlarına sahip çıksın, halka yaklaşım ve örgütlü çalışmayı yeniden gözden geçirsin. Çünkü, şu anda örgütler, bir devlet dairesi anlayışında çalışmaktadırlar.
Sonuçlarla, ilgili olarak, “halk bizi anlamadı” kolaycılığına kaçmamalıdır. Örgütün, gençlerin ve kadınların çalışmalarını göz ardı etmek, yönetim kademesinin kendi kusurunu görmemesi anlamına gelir.
Halkın, açlık sınırında yaşadığı, ekonominin çarklarının durma noktasına geldiği bir ortamda seçim yitirmek, gerçekten sosyolojik olarak da incelenmelidir. Her alanda başarısız olan bir iktidarı, koşulların çok uygun olduğu bir dönemde yenememek bir başarısızlıktır.
Bunun, tanısını iyi koymak gerekir. Tanı konulmadan tedaviyi yapabilmek olanaksızdır.
CHP Genel Merkezi, oturup, önce tanıyı koymalılar, sonra da tedaviye geçmelidir.

Elbette, “değişmeyen tek şey değişimdir” sözünü unutmadan.